Yazı İçerikleri
Günümüzün başta gelen sağlık sorunlarından biri kanser hastalığıdır. Her ne kadar gelişen teknoloji ve yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda kanserin erken tanı ve tedavisinde önemli yol kat edilmişse de hastalığın kesin tedavisi hala araştırılmaya devam etmektedir. Vücutta sayısız doku ve hücre türü bulunduğundan her bir dokuya veya hücreye ait kanserin ise kendi içerisinde değerlendirilmesi, tanı ve tedavi sürecinin takip edilmesi gerekir.
Meme Kanseri Nedir?
Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserdir. Erkeklerde de nadir görülebilen bir kanser türüdür. Meme dokusunu oluşturan süt salgısı hücreleri ile bu salgının meme başına iletilmesini sağlayan salgı kanallarına ait hücrelerin çeşitli genetik mutasyonlara uğraması sonucunda kontrolsüz çoğalması ile tümör dokusu ortaya çıkar. Bunun yanında meme dokusuna destek görevinde bulunan yağ ve bağ dokularından da tümör gelişimi söz konusu olabilir.
Tümör dokuları erken evrede yakalanıp tedavi edilmediği takdirde, meme dokusu komşuluğunda yer alan koltuk altı lenf bezlerine yayılım gösterebilir ve lenf damarları vasıtasıyla vücudun uzak bölgelerine metastaz gerçekleştirebilir. Yine meme dokusu bol kanlanan bir yapıya sahip olduğundan, kan dolaşımı üzerinden başta kemik dokuları, beyin ve akciğer olmak üzere farklı vücut bölgelerine yayılabilir.
Meme Kanseri Neden Olur?
Yapılan çalışmalar meme kanserinin kadınlarda en sık kanser türü olduğunu, kadınlarda ölüme yol açan ikinci kanser türü (ölüme neden olan ilk kanser kadınlarda da akciğer kanseridir) olduğunu göstermiştir.
Bilimsel araştırmalar kadınlarda meme kanseri gelişiminde rol oynayan belirli risk faktörlerinin tanımlanmasını sağlamıştır. Bu risk faktörlerine maruz kalan kişilerde, toplumun geri kalanındaki bireylere göre daha yüksek oranda meme kanseri gelişimi görüldüğü tespit edilmiştir. Bu risk faktörleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Aile Öyküsü: Meme kanserlerinin önemli bir kısmı genetik alt yapı ile ilişkilidir. Bu bakımdan özellikle birinci derece akrabalarda meme kanseri öyküsü olan kişilerin, topluma göre meme kanseri olma riski daha yüksektir. Aynı şekilde tek memede kanser gelişme öyküsü olan bir kişide, diğer memede de kanser gelişme riski daha yüksektir.
- Yaş: Kadınlarda 55 yaş ve sonrasında meme kanseri gelişme ihtimali artar.
- Cinsiyet: Kadınlarda erkeklere göre meme kanseri gelişme riski 2 kat daha fazladır.
- Adet Görme Yaşı: Meme dokusu genel olarak östrojen ve progesteron gibi kadın eşey hormonlarına duyarlı bir yapıya sahiptir. Bu nedenle bahsedilen hormonlara maruziyet süresinin arttığı durumlarda dokularda çoğalma yanıtı da artacağından, meme kanseri riski de artar. Erken yaşta adet gören kadınlarda kan östrojen ve progesteron düzeyi erken yaşta yükselmeye başladığından, meme kanseri gelişme riski yükselir.
- Menopoz Yaşı: Adet görme yaşına benzer şekilde, daha geç yaşta menopoza uğrayan bir kadında, kandaki östrojen ve progesteron hormon düzeyi daha geç yaşta azalmaya başlayacağından, meme dokusunun hormonlara maruz kalma süresi artar. Dolayısıyla meme kanseri riski de artmış olur.
- Gebelik: Hamilelikle birlikte kadınlardaki hormon sistemi yeniden düzenlenir. Gebelik durumunda progesteron hormonunun hakimiyeti ortaya çıkacağından, kadın üreme sistemiyle birlikte, meme dokusu da farklı bir gelişim sürecine uğrar. Bu bakımdan, hiç gebe kalmayan kadınlarda veya ileri yaşta( 30 yaş sonrası) gebe kalan kadınlarda, toplumun geri kalanına göre daha yüksek meme kanseri riski tespit edilmiştir.
- Hormon Tedavisi Alma: Menopoz sonrasında ortaya çıkan sıcak basması, kemik erimesi gibi problemlerin tedavisinde kullanılan uzamış hormon replasman tedavisi östrojen ve progesteron içerdiğinden, meme kanseri gelişimi açısından risk faktörüdür.
- Sigara ve Alkol Alışkanlığı: Sigara ve alkol kullanımı pek çok kanser türünde olduğu gibi, meme kanseri gelişimi açısından da önemli birer risk faktörüdür.
- Yoğun Meme Dokusuna Sahip Olma: Meme dokusunun büyük ve yoğun içerikli olması, hem erken teşhis için gereken muayenede kitlenin algılanmasında hem de mamografi gibi yöntemler tarafından kitlenin tespit edilmesini zorlaştırabildiği için meme kanserinin ilerlemesi açısından risk faktörü kabul edilebilir.
- Radyasyon: Göğüs bölgesinde uygulanan veya kişinin bu bölgeye maruz kaldığı radyasyon öyküsü meme kanseri gelişiminde etkili olabilir.
Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Meme kanseri klinik evresine bağlı olarak farklı semptom veya bulgulara yol açabilir. Erken evredeki meme kanserlerinde hastalarda herhangi bir şikâyet olmayabilir. Bu dönemde memedeki kitle elle hissedilmeyecek kadar küçük olup ancak belirli radyolojik testler ile görüntülenebilir. Bunun yanında aşağıdaki semptom ve bulgular meme kanseri açısından uyarıcı niteliktedir:
- Memede kitle; özellikle oldukça sert, hareketsiz, düzensiz sınırlı, genellikle ağrısız
- Memede ağrı
- Meme cildinde kızarıklık, hassasiyet
- Meme ucundan akıntı; şeffaf yada kanlı akıntı gelmesi
- Meme ucu cildinin soyulması, kuruması, kabuklanması veya egzama benzeri döküntü olması
- Meme şeklinde veya boyutunda açıklanamayacak şekilde bozulma veya değişim
- Meme ucunun içe dönmesi
- Koltuk altında şişlik veya kitle hissedilmesi (elegelen lenf bezleri)
Memenin ergenlikten sonra tüm kadınlar tarafından aralıklı muayene edilmesi erken tanı açısından son derece önemlidir. Meme dokusunun dört ayrı kadrandan elle muayene edilmesi bu bakımdan yararlıdır. Meme dokusunda hissedilen her kitle kanser anlamına gelmez. Memede çeşitli nedenlerle ortaya çıkan kistler, fibrokistik değişiklikler veya iyi huylu tümörleri de kitle olarak algılanabilir. Bununla birlikte kanser açısından ayrımının yapılabilmesi için bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
Meme Kanseri Tanısı Nasıl Konur?
Meme kanseri şüphesi uyandıran bir kitle veya semptom varlığında hekim tarafından ileri tetkikler istenebilir. Bu anlamda klinikte en çok yararlanılan tetkikler mamografi ve meme ultrasonudur. Mamografik tetkikler kadınlarda meme kanseri tarama yöntemi olarak kullanılır. Mamografi meme dokusunun radyasyon yoluyla görüntülenmesi yöntemidir. 40 yaş ve üstü kadınlarda meme kanseri riski arttığından, yıllık mamografi çekimi ile tarama yapılması, erken evrede kanserin tanısının konulması açısından son derece önemlidir. Bunun dışında; şüpheli meme kitlelerinde, 40 yaş altında aile öyküsü varsa, radyasyon alımı açısından bir problemi yoksa; hekim tarafından önerildiği taktirde mamografi ile değerlendirilme 40 yaş altında da yapılabilir.
Meme ultrasonu her yaştaki kadında, gebelerde ve radyasyon alması uygun olmayan hastalarda, meme dokusunun incelenmesi için kullanılan güvenilir bir yöntemdir. Mamografi ile saptanan şüpheli kitlelerin detaylı incelemesi için de meme ultrasonundan faydalanılır. Ultrason tümör özelliğine sahip bir kitle ile sıvı içerikli bir kistin ayrımını yapar. İleri tetkik için memeye yönelik manyetik rezonans (MR) görüntülemesi de istenebilir. Mamografi ve/veya ultrason ile tespit edilen kitlelerde kesin tanı biyopsi ile konulur. Biyopsi kalın iğne ile yardımı ile yapılır. Biyopsi materyalinin patolojik incelemesi sonucunda kesin olarak kanser tanısının konulması sağlanır.
Meme Kanseri Tedavisinde Neler Yapılır?
Meme kanserinde tedavi planlaması biyopsi materyalinin incelenmesi sonucu tespit edilen meme kanseri türü, kanserin biyokimyasal özellikleri, görüntüleme yöntemlerinde tespit edilen tümörün yayılımı, lenf bezlerine olası yayılımı ve uzak metastaz varlığı gibi çok çeşitli parametrelere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu bakımdan meme kanserine yönelik biyopsi yapılması sonrasında kesinleştirilen tanıyı takiben aşağıdaki tedavi yöntemlerinin bir veya birkaçı hastalara uygulanabilir. Multidisipliner yaklaşımla cerrah, medikal onkolog, radyasyon onkoloji hekimi bir ekip olarak tedavi planlamasını yapar.
Cerrahi
Kitle içeren memenin bir kısmının (lumpektomi) veya tamamının (mastektomi) ve meme ile ilişkili lenf bezlerinin çıkarılmasını içeren cerrahi operasyonlar tedavinin temelini teşkil eder
- Meme koruyucu cerrahi ile birlikte bekçi lenf bezi çıkarılması
- Meme derisi ve başı korunarak tüm memenin çıkarıldığı( deri-areola-nipple koruyucu mastektomi) ve sonrasında estetik rekonstrüksiyon (protez yerleştirilmesi)
- Memenin tamamının alıması-mastektomi
- Mastektomi+protez yerleştirilmesi
Kemoterapi
Meme kanseri, tüm kanserler gibi sistemik olarak tedavi edimesi gereken bir hastalıktır. Kemoterapi, meme kanseri evresine ve biyolojik alt tiplerine göre verilen farklı tedavi yöntemlerini içerir. 3. Evre meme kanserlerinde cerrahi öncesi kemoterapi( neoadjuvan) verilebilir.
Radyoterapi
Cerrahi işlem sonrasında tedavinin pekiştirilmesi amacıyla kitlenin yer aldığı bölgeye belirli dozlarda radyasyon verilerek tedavi yanıtı artırılır. Özellikle meme koruyucu yaklaşım içeren cerrahilerde meme dokusunun tamamen çıkarılmaması nedeniyle, dokuda mikroskobik düzeyde kalması ihtimali olan kanser hücrelerinin giderilmesi için radyoterapi rutin olarak verilir.
Hormon Tedavisi
Meme kanseri hücrelerinin biyokimyasal olarak yapılan çalışmalarla östrojen ve progesteron gibi hormonlara duyarlı olduğunun gösterildiği vakalarda, bu hormonlara ait reseptörleri hedefleyen tedaviler kullanılarak meme kanseri giderilebilir. Bu doğrultuda tamoksifen, östrojen reseptör blokerleri gibi farklı ilaç türleri kullanılabilir.
Hedefe Yönelik Tedaviler
Meme kanseri hücrelerinin biyokimyasal incelemesinde Her-2 gibi bazı özel reseptörlerinin tespit edildiği durumlarda bu reseptörleri hedefleyen akıllı ilaçlardan yararlanılır. Trastuzumab olarak bilinen antikor türevi ilaçlar bu doğrultuda seçilmiş hastalarda kullanılır.
MEME KANSERİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR
Meme kanseri teşhisi için dikkat edilen belirtiler nelerdir?
Meme kanseri teşhisinde değerlendirilen, memede ele gelen kitle, memede şişme ve kalınlaşma, meme ucunun kabuk bağlaması, meme derisinde kızarıklık, göğüslerin üzerindeki damarlarda büyüme, koltuk altında şişlik ve meme ucunun içe dönmesi en yaygın meme kanseri belirtileridir.
Memede görülen her kitle kanser midir?
Meme kanseri teşhisinde görülen her 10 kitlenin 8’i iyi huylu olabilir. Genç yaşlarda görülen kist denilen kanser olmayan kitleler, fibroadenom ve orta yaşlarda görülebilecek olan fibrokistik kitleler olabilir. Memedeki her kitlenin ağrılı ya da ağrısız olması kanser olduğu anlamına gelmemektedir.
Fiziksel aktivite meme kanseri riskini azaltabilir mi?
Egzersiz bağışıklık sistemini güçlendirir ve kilonuzu kontrol altında tutmanıza yardımcı olur. Haftada üç saat veya günde yaklaşık 30 dakika kadar az bir egzersiz yapan bir kadında meme kanseri riskini azalabilir.
Meme muayenesi için en doğru zaman nedir?
Meme muayenesini adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonra yapmak gerekir.
Meme kanseri bulaşıcı mıdır?
Hiçbir kanser bulaşıcı değildir. Bir ailenin birçok bireyinde kanser görülmesi bu yanlış düşünceye sebep oluyor olabilir. Kişi kanser hastalığını başka bir kimseye bulaştıramaz. Ancak rahim ağzı (serviks), karaciğer kanseri gibi bazı kanserlerin nedenleri arasında virüsler vardır.
Erkekler meme kanseri olur mu?
Erkeklerin meme dokularında da kanserli hücreler oluşabilir ama bu durum nadiren gerçekleşir. Nadiren gerçekleşen bu durum daha çok yaşlı erkekleri etkiler.
Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?
Kendi kendine meme muayenesi için öncelikle adet döngüsünün doğru şekilde takip edilmesi gerekir. Öncelikle her aylık döngünün ilk günü 1. gün olarak kabul edilir ve bugünden sonraki 5. gün ile 14. gün arasında bir gün belirlenerek meme muayenesi için devamlı olarak aynı gün tercih edilir. Örneğin ilk muayene için o ayki adet takviminde kanamanın başlangıcından sonraki 9. günü seçilmişse diğer aylarda da yine aynı şekilde adet kanamasının başlangıcından itibaren 9 gün sayılmalı ve muayene o gün tekrarlanmalıdır. Kişi menopoz döneminde ise her ayın belli bir gününü kendi kendine meme muayenesi için seçebilir.
Muayene öncesi vücudun üst kısmındaki giysiler tamamen çıkarılmalıdır. Ayna karşısında kollar sırası ile yukarıya doğru kaldırılarak meme dokusundaki çıkıntı, gerginlik, meme başında çekilme, yara, renk değişikliği gibi bulgular değerlendirilmeli ve her iki meme tüm bu özellikler açısından karşılaştırılmalıdır.
Bir sonraki aşamada kollar öne doğru uzatılır ve bu pozisyonda her iki meme arasındaki şekil değişikliği olup olmadığı değerlendirilir. Daha sonra eller bel hizasında konumlandırılır ve omuzlar dik pozisyonda tutularak memelerin aynaya yansıyan görüntüsü kontrol edilir. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra el ile muayene yöntemi uygulanır. Muayene edilecek olan meme, sağ meme ise sağ kol dirsekten bükülerek başın üzerine koyulur ve sol elin ikinci, üçüncü ve dördüncü parmak uçları meme dokusunda dairesel hareketlerle gezdirilir. Sol meme muayenesinde ise sol kol başın üzerine yerleştirilmeli, meme dokusunda gergin bir görünüm elde edilmeli ve daha sonra sağ el parmak uçları ile meme dokusu değerlendirilmelidir. Memede saptanan kitlelerin yaklaşık %90’ı patolojik özellik taşımayan yağ bezesi tarzında oluşumlardır ancak her durumda hekim muayenesine ve mamografi gibi detaylı görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekir.
Mamografi Çekimi Ne zaman Yapılmalı?
Mamografi, günümüzde meme kanseri tanısı için halen altın standart olarak kabul edilir. Ancak memede kitlenin erken evrede fark edilmesi ve mamografi ihtiyacının saptanabilmesi için her kadının öncelikle ayda bir kez düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmaya özen göstermesi gerekir.
20-40 yaş arası kadınlar için herhangi bir risk faktörü bulunmuyorsa 3 yılda bir detaylı hekim muayenesi yeterlidir. Ailede ve birinci derece akrabalardan birinde meme kanseri öyküsü varsa kişinin meme kanserine yakalanma riski 3 kat artış gösterir. Bu nedenle riskli grupta yer alan kadınların, hekim önerisi doğrultusunda yakın takip edilmesi gerekebilir.
40 yaş üzerinde olmak meme kanseri riskini doğrudan artıran önemli faktörlerden biridir. 20’li yaşlardan itibaren her yaş grubundan kadında görülebilen bu kanser türü en sık 45-60 yaş arasında ortaya çıkar. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren tüm kadınların yılda bir kez meme muayenesi yaptırmaları, tercihen meme cerrahına başvurmaları önerilir.
35-40 yaş arasında en az bir dijital mamografi çektirmiş olmak, kişinin sonraki yıllarda yapılan incelemelerini çok daha doğru değerlendirme imkanı sunar. İlk mamografi çekimi ve eş zamanlı olarak yapılan detaylı meme muayenesi, 40-45 yaş arası takibin nasıl şekilleneceğini belirlemek açısından oldukça yardımcıdır. 45 yaş sonrasında ise her yıl mutlaka bir kez mamografi çekimi önerilir.
Dolayısıyla meme kanseri belirtileri görülmese dahi 20 yaş üzerindeki her kadının düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapması, yaşına ve sağlık durumuna uygun aralıklarla mamografi taramalarına katılması, kanserle mücadele kapsamında kritik önem taşır. Siz de olası kanser durumunu erken evrede fark etmek ve başarılı tedavi imkanlarından faydalanmak için rutin kontroller arasında meme muayenesine yer vermeyi ihmal etmeyin.