Sağlık Haberleri – Sağlıklı Yaşam Koçunuz

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık ve Tıbbi Birimler
  4. »
  5. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Nedir?, Özellikleri Nelerdir?

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Nedir?, Özellikleri Nelerdir?

admin admin -
143 0

Yeni doğmuş bebeklerde görülebilecek komplikasyonlara anında ve doğru şekilde müdahale edilebilmesi, yaşama şansının artırılması ve tedavilerde başarı oranının yükseltilebilmesi açısından donanımlı yoğun bakım ünitelerinin varlığı çok büyük bir önem taşır. Bebeğin olası tedavi ve bakım uygulamaları sırasında tüm teknolojik ekipmanların bulundurulduğu özel ve izole alanlarda, uzman sağlık profesyonelleri tarafından gözetim altında tutulması gerekir. Bunun için doğumun Yenidoğan Yoğun Bakım birimleri bulunan sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilmesi çok önemlidir.

Zamanından önce doğan (prematüre) bebeklerle zamanında doğmuş ancak çeşitli sağlık problemleri olan yenidoğanların yakın takip edildiği, tedavi ve bakım hizmetlerinin güvenli şekilde gerçekleştirildiği özel ünitelerdir.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Özellikleri Nelerdir?

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitemizde;

  • Son teknoloji kuvözler
  • Açık yataklar
  • Solunum destek cihazları
  • Yaşamsal bulguların takip edildiği monitörler
  • Merkezi gaz ve oksijen sistemleri
  • Kesintisiz güç kaynakları gibi donanımlar kullanılmaktadır.

Yenidoğan yoğun bakım ekibi, yenidoğan yoğun bakımı konusunda uzman hekim ve hemşirelerden oluşmaktadır. Hastaların kritik durumlarını değerlendirmede ve tedavilerini düzenlemede, diğer uzmanlık alanlarından hekimler de dâhil olmakta ve multidisipliner bir yaklaşım izlenmektedir.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde verilen hizmet kesintisiz olarak 7 gün 24 saat verilmektedir. Bebekteki anlık değişimler gelişmiş cihazlarla izlenerek, gerekli müdahaleler en hızlı şekilde yapılmakta ve kaydedilmektedir.
Tedavi hedefimiz bebeğinizin genel durumunu bozan altta yatan hastalığın tedavisi ile var olan problemin kontrolü sürecinde gelişebilecek kalıcı hasarların önlenmesidir.

Taburculuk sonrası bebeklerin yakın takibi Riskli Bebek İzlem Polikliniği’nde multidisipliner şekilde yapılarak ana hedefimiz olan yaşam kalitesini arttırma sağlanmış olur.

Multidisipliner Programlar 

  • Riskli Bebek İzlem Programı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Tanı ve Tedavileri Yapılan Hastalıklar

  • Prematürite ve Sorunları
  • Respiratuvar Distress Sendromu
  • İnraventriküler Kanama
  • Patent Duktus Arteriosus
  • Nekrotizan Enterokolit
  • Bronkopulmoner Displazi
  • Prematüre Retinopatisi
  • Yenidoğanın Geçici Takipnesi
  • Mekonyum Aspirasyon Sendromu
  • Yenidoğan Pnömonisi
  • Yenidoğan Sepsisi
  • Hipoksik İskemik Ensefalopati
  • Yenidoğan Konvülziyonları
  • Yenidoğan Kalp Hastalıkları (Cerrahi gerektiren ve Medikal İzlem gerektiren)
  • Yenidoğanın Merkezi Sinir Sistem Anomalileri (Hidrosefali, Nöral Tüp Defektleri)
  • Yenidoğanın Gastrointestinal Cerrahi Anomalileri (Anal atrezi, Duodenal Atrezi, Trakeoözofajial Fistül, İleal atrezi, vb)
  • Konjenital Diyafragma Hernisi
  • Hipoglisemi, Hipokalsemi gibi Metabolik Bozukluklar
  • Genetik ve Doğuştan Metabolizma Hastalıkları

Yenidoğan Yoğun Bakım ünitelerinde bulundurulan teknolojik imkanlar ve yapılan uygulamalar şu şekilde sıralanabilir:

Solunum Desteği (Ventilatör Tedavisi)

Erken doğum durumlarında akciğerlerin yeterince gelişememiş olmasından kaynaklanan solunum yetersizliği problemi sıklıkla görülür. Bununla birlikte doğum esnasında veya sonrasında ortaya çıkabilecek enfeksiyonlar da solunum zorlukları doğurabilir. Doğumdan bir iki gün sonra bebekte soluk alıp verme düzene girse de bazı durumlarda solunum desteği verilmesi gerekebilir. Böyle durumlarda ventilatör tedavisi önemli bir yer teşkil eder. Solunum tedavisi gören bebeklerin vücut sıcaklığının korunması ile ağrı kontrolünün sağlanması gerekir. Yenidoğana uygun bakımların ve tedavilerin uygulanması hastalıkların oluşum riskini en aza indirir. Bebeğe verilecek solunum desteğindeki en önemli husus, oldukça az temas ile gelişecek durumların en üst düzeyde gözlemlenmesidir. Tedavi süresince yenidoğan akciğerine sürfaktan maddesi solunum yollarından verilerek akciğerin gelişmesi sağlanır.

Kan Değişimi

Sarılık sorunu her üç bebekten ikisinde görülür ve çoğunlukla birkaç gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. Ancak nadir de olsa bu hastalık ciddi problemlere yol açabilir. Sarılığın nedenleri genetik faktörler, zamansız doğum, beslenme düzeni bozukluğu veya karaciğerin plasentadan devraldığı görevlere alışma süreci olabilir. Yenidoğanda kanda artan bilirubin maddesi; deride, göz akında ve yanaklarda birikerek sarılığa yol açar. Sarılığın ortaya çıkmasının nedeni kan uyuşmazlığı da olabilir. Bu durumda yenidoğanda kan değişimi yapılır. Verilecek olan kanın bebeğin kanıyla uyumlu olması gerekir. Kan değişimi yapılarak istenmeyen maddeleri barındıran kan, vücuttan tamamen uzaklaştırılır ve yerine sağlıklı kan verilir.

Fototerapi (Işık Tedavisi)

Fototerapi yani ışık tedavisi, yine yenidoğanda sarılık görülmesi durumunda uygulanan bir tedavi yöntemidir. Tedavideki amaç kanda biriken bilirubin maddesininin vücuttan atılmasını sağlamaktır. Bunun sağlanması için yenidoğan, fototerapi denilen özel dalga boylu ışınlara tabi tutulur ve bilirubin maddesinin idrarda çözünmesi sağlanır. İdrarda çözünen fazla bilirubin boşaltım yoluyla vücuttan atılır ve hastalık bu şekilde tedavi edilir. Her sarılık hastalığında ışık tedavisi kullanılması önerilmez. Kanda bilirubin maddesinin yüksek miktarlara ulaştığı durumlarda fototerapi yetersiz kalabilir. Böyle durumlarda yeniden kan değişimi tedavisi uygulanır. 

Perkütan Kateter Uygulamaları

Yenidoğan yoğun bakımında perkütan kateter uygulamaları oldukça yoğun kullanılır. Perkütan kateter uygulaması, kol ve bacaklarda yer alan ince damarlardan kalbe uzanan ince bir damar yolu açılmasını sağlar. Bu sayede dışarıdan kan dolaşımına iletilmek istenen ilaç gibi maddeler kolaylıkla aktarılabilir. İşlem Yenidoğan Yoğun Bakım birimlerinde uzman hekimler tarafından yapılır.

Total Parenteral Nütrisyon Uygulamaları

Yenidoğanda oral beslenme sorunu ortaya çıkması halinde damar yolu ile beslenme yöntemine başvurulur. Beslenme bozukluğunun tespiti halinde bir an önce tedaviye başlanması gerekir. Bebeğin büyüme ve gelişimi açısından beslenme çok önemli olduğundan tedavinin gecikmesi büyüme geriliğine ve kalıcı diğer hastalıklara zemin hazırlayabilir. Parenteral nütrisyon uygulamaları aslında tamamlayıcı tedavilerdir. Bu nedenle uzun süreli olarak uygulanması önerilmez. Sindirim sistemi sağlıklı bir şekilde çalışabilecek durumda ise parenteral beslenme yerine enteral beslenme önerilmelidir. Eğer zorunlu olarak damardan beslenme uygulanması gerekiyorsa beslenme bozukluğunu ortaya çıkaran sorunun hızlıca tespit edilerek tedavi edilmesi gerekir. 

Toraks Tüpü Takılması

Toraks tüpü takılması işlemi, akciğer sönmesi tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Akciğerde meydana gelen hava kaçağının altında yatan belirli bir neden yoktur. Bebeklerde akciğer sönmesi doğumdan sonraki erken dönemde meydana gelebilir. Genelde belirgin bir semptomu yoktur, ancak bebekte bu soruna bağlı olarak nefes alıp vermede zorluk gözlenebilir. Bu durumlarda ilk olarak oksijen tedavisi uygulanır. İyileşme görülmemesi durumunda bebeğe toraks tüpü takılması gerekebilir. Yenidoğanın iyileşmesiyle birlikte toraks tüpü çıkarılarak tedaviye son verilir. 

Hasta Başı EEG (Beyin Elektrosu)

EEG (elektroensefalogram), beyin faaliyetlerinin elektriksel olarak incelenerek kağıt üzerine yazdırılmasıdır. Genel olarak epilepsi hastalığının araştırılması amacıyla kullanılır. Ancak bunun yanı sıra yenidoğanın beyin aktivitelerinin incelenmesi için de EEG’ye başvurmak gerekebilir. Bebekte beyin fonksiyonlarına ilişkin anormal bir durum gözlendiğinde yoğun bakımda EEG uygulanarak beyin aktiviteleri izlenebilir. Beyin aktivitelerinde bir bozukluğun tespit edilmesi halinde erken teşhis ile tedaviye geçilmesi gerekir. Bebeklerde ortaya çıkabilecek beyin anomalilerine yönelik gerekli uygulamalar hızlı bir şekilde yapılmadığı takdirde kalıcı hasarlar ortaya çıkabilir.

Hasta Başı EKO (Kalp Ultrasonu)

Bebeklerde doğumdan kaynaklanan bazı kalp hastalıkları görülebilir. Bu hastalıkların önemli bir kısmı doğumdan bir yıl sonra ortaya çıksa da bir kısmının anne karnında fetal eko ile tespit edilmesi mümkündür. Buna ek olarak doğumdan sonraki bir yıl içerisinde doktor tarafından yapılacak rutin kontroller sonucunda kalp hastalıklarının tespiti yapılabilir. Doğum esnasında tespit edilen kalp hastalıklarının belirtileri solunum düzensizlikleri, morarma ve yüksek tansiyon olarak kendini gösterir. Bu belirtilerden bir veya birkaçının görülmesi halinde uzman hekimler tarafından EKO uygulanabilir. EKO kalbi görüntülemek amacıyla ses dalgalarının kullanıldığı bir ultrason yöntemidir. Bebek için herhangi bir zararı olmamakla birlikte radyasyon da yaymaz. Yenidoğan kalbi EKO yardımıyla monitörden gözlemlenerek hastalıkların teşhisi kolaylıkla sağlanabilir.

Hasta Başı USG

USG (ultrasonografi), yenidoğanın beyninin ve diğer iç organlarının detaylı bir şekilde incelenmesi amacıyla ultrasonik ses dalgaları yardımıyla gerçekleştirilen bir tıbbi görüntüleme tetkikidir. Hasta başı ultrason uygulaması, uzman radyoloji uzmanları tarafından yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yapılabilir. Bu yöntem ile karaciğer, böbrekler, dalak, pankreas, safra kesesi gibi organların görüntülenmesini sağlayan tüm batın USG’si uygulanabilir. Bunun yanı sıra beyin gelişimini incelemek amacıyla transfontanel kranial USG de yapılabilir. Böylece bebeğin iç organlarında ve beyninde herhangi bir anormalliğin olup olmadığı gözlemlenir ve herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılması durumunda daha ileri araştırmalar yapılabilir.

Retinopati Muayenesi

Bebeklerde görülen en önemli göz hastalıklarından birisi retinopatidir. İnsanda göz gelişimi ilkokul yıllarına kadar devam eder, ancak en temel gelişim evresi doğum anına kadar olan gelişmelerdir. Özellikle erken doğan bebeklerde göz damarları tam olarak gelişimini tamamlayamadığından gözün gelişimi doğduktan sonra da devam eder. Prematüre bebeklere yoğun olarak oksijen verilmesi nedeniyle gözdeki damarlar anormal olarak gelişebilir. Bunun sonucunda retinopati hastalığı ortaya çıkar. Retinopatinin tedavisinde lazer tedavisi uygulamalarından yararlanılır. Tedavinin etkili olabilmesi açısından erken tanı oldukça önemlidir. Erken doğumlarda, yoğun bakımda bulunan bebek düzenli olarak göz muayenesinden geçirilerek olası bir retinopatinin önüne geçilmeye çalışılır. 

Eğer siz de doğum yapmaya hazırlanıyorsanız Yenidoğan Yoğun Bakım tıbbi birimlerimizin bulunduğu hastanelerimize başvurarak bebeğinizin daha sağlıklı bir ortamda doğmasını sağlayabilir, doğum sonrası bebeğinizin karşı karşıya kalabileceği komplikasyonlara karşı önleminizi alabilirsiniz. Farklı bir hastanede doğmuş bebeğinizin Yenidoğan Yoğun Bakım ünitesine ihtiyaç duyması halinde derhal hastanelerimiz ile iletişime geçerek bebeğinizi hızlı bir şekilde yoğun bakım ünitelerimize ulaştırabilirsiniz.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir